Duygusal İstismar Testleri
Duygusal istismar, birisinin diğerine yaptığı küçümseme aşağılama ya da tehdit etme amaçlı söz ve/veya davranışlardır. İstismarcı sürekli olarak kurbanı eleştirir, alay eder, aşağılar görmezden gelir ve bu şekilde üzerinde baskı kurar. Amaç göz korkutma ve sindirme, böylece de kişiyi kontrol altına almadır. Duygusal istismar, kişinin kendine olan güvenini zedeler, değersizlik düşüncesi oluşturur ve çaresizlik duygusunu pekiştirir. Kendisini çaresiz ve aciz hisseden kişi, karşısındakine daha bağımlı hale gelmeye başlar. Kurban, istismarcısına bağımlı oldukça ve bağlandıkça, istismarcı kontrolü daha da eline alır. Kendisini daha çok güçlü hisseder. Böylece kısır bir döngü ortaya çıkar.
Çocukluk Dönemi Duygusal İstismarı
Çocuğun büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkileyen her türlü davranış olarak tanımlanabilen çocuk istismarı yüzyıllardır var olan bir durum olmasına karşın, ancak son yüzyılda tıbbi ve sosyal açıdan önem kazanmaya başlamıştır. Türkiye’de de son yıllarda çocuk istismarına olan ilgi ve farkındalık giderek artmaktadır. Çocukluk dönemi istismarı alanında bu zamana kadar yapılan çalışmalarda fiziksel ve cinsel istismarın etkileri çokça araştırılmasına karşın, duygusal istismar ancak son yüzyıllarda ayrı bir araştırma alanı olarak dikkat çekmeye başlamıştır. Çocukluk dönemi duygusal istismarı, erişkinler tarafından gerçekleştirilen, çocuğun kişiliğini zedeleyici ve psiko-sosyal gelişimini engelleyici eylemler olarak tanımlanır. Diğer istismar türlerine göre tanımlanması daha karmaşık, en az fark edilen ancak en sık rastlanan istismar çeşididir. Yapılan araştırmalarda, çocukluk döneminde duygusal istismara uğramış kişilerde yetişkinlik dönemine geldiğinde çeşitli ruhsal bozuklukların ortaya çıkabildiği; bunların içinde en sık karşılaşılan ruhsal bozukluğun ise depresyon olduğu görülmektedir. Ancak duygusal istismara maruz kalan herkes depresyona yakalanmadığından, duygusal istismar ve depresyon arasındaki ilişkide rol oynayabilecek aracı değişkenleri incelemek, konuyu daha net bir şekilde anlamada yararlı olacaktır. Yapılan araştırmaların bulguları doğrultusunda, bu ilişkide aracılık eden en önemli değişkenlerden biri erken dönem uyumsuz şemalardır.
Çocuk istismarı alanında yapılan çalışmalar, erken dönemde yaşanan bütün istismar türlerinin çocukta büyük bir sıkıntı ve stres yaratmasının yanı sıra, uzun vadede de mağdurun fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ortaya koymuştur. (Mullen ve ark. 1996) Diğer bir deyişle, araştırmacılar çocukluk dönemindeki olumsuz yaşantıların kişiyi yaşamı boyunca psikopatoloji geliştirmeye yatkınlaştırdığı konusunda hemfikir
olmuşlardır. (Armağan 2007) İstismar edilmiş ve/veya ihmal edilmiş çocuklara herhangi bir müdahale yapılmadığı taktirde, bu kişiler düşük benlik saygısı geliştiren ve kişilerarası ilişkilerde güçlükler yaşayan bireyler olabilmektedir. (Bahar ve ark. 2009) Dolayısıyla çocuk istismarı, sürekliliği, çocuğa genellikle en yakınları (aile bireyleri) tarafından yapılıyor olması ve çocuk üzerinde yaşamının ilerleyen yıllarını dahi etkileyecek uzun süreli olumsuz etkilerinin olması nedeniyle oldukça önemli bir tıbbi ve sosyal sorundur. (Yılmaz ve ark.2003)
İstismar eden ebeveynlerin en belirgin özellikleri nelerdir?
- Çocuğu toplum içinde suçlama, beğenmeme, kötüleme, mahçup etme, küçümseme
- Çocuğun sürekli yanlış yaptığına inanma
- Çocuk ile ilgili gerçekçi olmayan beklentilere sahip olma
- Çocuğu sevmediğini, hatta nefret ettiğini açıktan itiraf etme
- Çocuğu ağır cezalar ile tehtit etme
Eleştiri ile duygusal istismar arasındaki fark nedir?
En önemli fark, istismarda tehtit ya da kaba sözlerin tekrarlayıcı ve sürekli olmasıdır. Eleştiri herkes tarafından yapılabilir. Ancak duygusal istismar; yakın, güvenilir, tanıdık birisinden gelir. Bu nedenle de bunlara karşı koymak daha zordur. Ayrıca istismarcıdan farklı olarak, eleştiren kişi davranışını saklama ya da gizleme ihtiyacı içinde değildir. Eleştiride, eleştiren kişi cezalandırılma korkusu olmadan eleştirilere cevap verme şansına sahip olabilir. İstismarcı ise, kurbanının kendini savunmasına tahammül edemez. Eleştiri genelde kısa sürse de, yine de can sıkıcı ve can acıtıcıdır. Eleştiren kişi karşısındaki kişiyi ve ilişkiyi tamir etme amacıyla özür dileyebilir. İstismarcı da özür dileyebilir. Ancak zamanla anlaşılır ki, özür karşısındaki için değildir. İçtenlikten uzaktır ve kurbanını daha sonra da sömürebilmek içindir.
Duygusal istismar sıklığı nedir?
Duygusal istismarın belirtileri nelerdir?
Duygusal istismar, çocuk için fiziksel istismar kadar yaralayıcıdır. Nasıl ki fiziksel istismar çocuğun bedenine yapılan bir saldırı ise, duygusal istismar da çocuğun ruhuna yapılan bir saldırıdır. Bedende yara izleri görünür belirtiler bıraktığından, fiziksel istismar kolaylıkla anlaşılır. Ancak duygusal istismarın tanınması ve fark edilmesi daha zordur. Çünkü bıraktığı izler dışarıda değil, içeridedir. Çocuk kabul edilmeye, sevgiye, ilgiye, tutarlılığa ve cesaretlendirilmeye ihtiyac duyar. Duygusal olarak istismara uğramış çocuk ise, bu duygulardan hep bir şekilde eksik ve mahrum olarak büyür. Duygusal istismar, çocuğun; ruhsal, duygusal ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkiler. Çocukta; değersizlik, çaresizlik, ümitsizlik düşüncelerinin gelişmesine yol açar. Ruhsal yapıda gizli yaralar bırakır ve kendini ancak davranış değişiklikleri ile belli eder. Altını ıslatma, uyku düzensizlikleri, yıkıcı davranışlar, öfke patlamaları, içe kapanma bu davranış değişikliklerindendir. Tedirginlik, alışılmadık ve anlamsız korkular (evde kalamama, tek uyuyamama gibi), öz güvende azalma, çevresindekiler ile yeterli ilişki kurmada zorlanma, tepkilerini belli edememe diğer belirtileridir.
Bu davranışlar normal ve sağlıklı gelişen çocuklarda da gözlenebilir. Ancak birden ortaya çıkan belirgin değişiklikler, duygusal istismar ihtimalini düşündürmelidir. Duygusal istismara maruz kalan çocuklar, erişkin döneme geldiklerinde de etkiler devam edebilir. Etrafındakilere güvensizlik en belirgin olanıdır. İstismar, kişinin kendine olan güvenini ve de diğerlerine olan güveni zedeler. Güven ilişkisi gerektiren alanlarda başarısızlıklar ortaya çıkar. İlişki kurmada zorlanma ve ilişkiyi devam ettirememe, sık iş değiştirme, mutsuzluk- çökkünlük, intihar girişimleri, alkol ya da madde kullanımı duygusal istismarın olası sonuçları arasında sayılabilir. Bunların yanında duygusal istismar ne kadar kişinin ruhunu acıtsa da bazı kurbanlar ileride istismarcıya dönüşebilir. Tekrar ve tekrar maruz kalınan bir davranışın aynısını, kişi bir dönem sonra etrafındakilere uygulamaya başlayabilir. Uzun yıllar kendisini güçsüz ve kontrol altına alınmış hisseden kişi, benzer davranışlarla çevresindekileri kontrol altına alarak kendini güçlü hissetmek isteyebilir.